19 Şubat 2014 Çarşamba

Bir İbretlik Yanılgı

İşte size bir "ben ettim siz etmeyin" hikayesi... 

Kesinlikle zevklere saygı duymak lazım fakat lütfen benim yaşadığım şok da şu noktada hoş görülsün. Bu acı verici tecrübeyi size ufak bir hikaye kıvamında neşredeyim ki, gönül ve beyin sızlayışım bir nebze hafiflesin...

Dün hava da güzel olunca kuzenle buluşalım dedik. Çıktık Caddebostan - Şaşkınbakkal arası hem hava alıyoruz, hem de bali çekiyoruz... Bali bir süre sonra sıkınca, başka bir şeyler mi yapsak? dedi bu. Ne mesela? dedim. Sinemaya gidelim mi? diye sordu. Ben zaten salonların pisliğinden ve reklamların uzunluğundan bıkmış bir torrent müridi olarak, gitmeyelim dedim. Gidelim gidelim dedi. Gitmeyelim gitmeyelim diye cevap verdim. Ama inatçı puşt kafaya takmıştı bir kere: Gidelim gidelim gidelim dedi. En sonunda hay götü kuruyasıca tamam gidelim sus dedim. 

Hangi filme gitsek filan diye düşünürken, Herkül gelmiş ona mı baksak? diye sordu bu it. 

(İşte tam burada hayatımın mallıklarından biri başlıyor ve hikayedeki itliği ben devralıyorum)

Sene başında, ntvmsnbc.com'da, yeni sene içerisinde gelecek ve nispeten yüksek beklenti oluşturan 100 filmin bir listesi yayınlanmıştı. Hatta ben içlerinden 30 kadarını ayrıca seçerek kendi özel listemi yapmıştım. O listeyi bilgisayardaki not kağıdıma da aldım aynen. Herkül bahsi geçince, haa dedim (listeden bahsettim); Game of Thrones'daki Kit Harrington (Jon Snow) oynuyor, o listede not aldığım filmlerden biriydi diye belirttim. Nitekim güzel olabilir diye düşündük ve iyi bari ona gidelim dedik.

Ulan filme bilet alırken bir afişine filan bak dimi? Hıyar gibi adamız yeminle.

Neyse girdik; 10 dakika oldu yok, 20 dakika oldu yok; herhalde diyorum ansızın köşelerin birinden çıkmak suretiyle bir anda filme dahil olup, hikayenin gidişatında ani kıvrımlara yol açan çok önemli bir karakteri oynayacak bizim Jon Snow (şu noktada o filmin daha bu hafta geleceğini ve yanlış filme girmiş olabileceğimizi kabullenmiyorum daha)... 30 dakika oldu yok (film hakikaten kötü gidiyor), ben tabii alışamadığımdan olsa gerek cebimde internete girebilecek bir alet olduğunun farkında değilim, en sonunda kuzen lan şundan bir gir de Imdb'ye bak, biz başka filme mi geldik yoksa dedi.

Bir girerim ki, o filmin adı Pompeii imiş. Evet Pompeii. Bizi aldı bir gülme, sinirlerimiz bozuldu. Koltukta daha da aşağıya kaykıldık, izlemeye devam ettik. Velhasıl ben ki kılıç kalkan hastasıyım; bu kadar zorlama, bu kadar gereksiz bir film daha az görmüşümdür. Vücut gösterelim kaygısıyla film çekmişler ya lan... 4. sınıf Amerikan filmi olarak bir kaç ay içinde gece 02.00'de Kanal D'de izleriz bence. Tek olumlu yanı, Spartacus kardeşi gördük hoş bir anı oldu, o kadar.

Bak işsiz ve parasız olmanın güzel yanları da varmış. Hesabı mütemadiyen yanımdakilere kitlediğimden, bu filme 40 lira harcamanın dayanılmaz hafifliğini kuzenim tek başına yaşıyor şimdi. Ahaha. Çok kaliteli 3D gözlüğüm oldu ama film sayesinde, onu da belirteyim. Takıp Mecidiyeköy'de gezerim yani deli gibi.

Dimi lan kuzen?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder