5 Aralık 2013 Perşembe

Seferoğulları

Bak şimdi, dinle dinle.

Geçen bir muhabbet patladı, bizim milletteki "geçen" kavramının genişliğinden yola çıkarak bu 5 sene öncesi de olabilir, piçlik parayla mı söylemiyorum tam zamanını ahah.

Eski savaşlara ve uzun seferlere olan meraktan açıldı konu; adam Fransa'dan Kudüs'ü kuşatmak için ordu yapıp (sanki deplasmana otobüs yapıyor pezevenk) belki 150 bin kişi yollara düşüyor; nasıl gidiyorlar, ne yiyip içiyorlar, bunca insan nereye işeyip sıçıyor, nasıl yıkanıyorlar misali gelişti konunun gerisi. Günde 10 saat yürüse bir ordu, sen de bunu günümüzde canlandırmak suretiyle hissiyatını daha yakından algılamaya karar versen, haydi kalk bakalım sırtına kılıç-kalkan ağırlığını amorte edecek 30-40 kiloluk bir çanta tak ve başla Beşiktaş'tan Zeytinburnu'na yürümeye.

Dedim bu işleri ben de çok merak ediyorum. Misal antik kentlerin yakınından filan geçsem hepten triplere giriyorum. Daha geçen ay yaşadım bunu... Belki şu taşın üzerinde ne babayiğitlerin kellesi gitti diye hüzünleniyorum, entarili dayılar kim bilir ne denli hayati şeylere karar verdi diye gaza geliyorum. Ondan sonra ver lan bir bira daha diyorum, ne yapayım.

Komik bir şey mi var arkadaşlar? Varsa söyleyin hep beraber gülelim.

Beşiktaş - Zeytinburnu dedik; Beşiktaş - Zeytinburnu arasının bizim şu zamanda yürüyecek olsak solumak durumunda olduğumuz egzosuyla (okuduğum gibi yazdım), orduların vakt-i zamanında yayla havası ala ala yürümesi arasında da fark vardır diye düşünüyorum. Tamam adamlar zor işlere girmiş ama bütün her şey de 2013 lehine değil yani. Değil mi ama? O yayla havasında rakı kafa yapmıyor arkadaş, yaylada/dere kenarında içtiğini şehrin içinde iç de, Hakkinen bu hafta kaçıncı oldu? diyor musun demiyor musun, göreyim seni.

Ayrıca... Bir yandan yürüyüp bir yandan da gözünü kaşırken, belediyenin açıp büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki anlaşmazlığın inada binmesi sonucu kapatılmayan çukura düşme ihtimalinin hiç olmadığını söyleyebilir misiniz yani bana? HA, SÖYLEYEBİLİR MİSİNİZ!?

İşte bu bilmemkaç yüz yıl öncesinin bilmemkaç yüz bin kişilik orduları nasıl bu kadar yol gidecek, nasıl yıkanacak bu adamlar diye düşüneli pek de fazla olmamıştı ki (hakikaten başka işim yokmuş ki bunu düşünmüşüm); 1-2 saat öncesinde baya bir yağmur yağdı. En şiddetlendiği sırada bisikletle salondan eve dönüyordum, donum zaten ıslaktı da ayak parmaklarımın uçlarına kadar da ıslandım, baya denize atlamış kadar oldum. Üşütmeden eve varıp sıcak bir duş alayım diye pedala yüklendikçe yüklendim, sıcak duştan başka bir düşünce yok yani kafamda...

İroni nedir dersen işte budur; şimdiye kadar hiç bir sorunu olmayan duş başlığının borusu parçalanmış. Damlaya damlaya eve girdim ki bunu gördüm. Lan yani o an buzdolabı bile bozulsa bu kadar deliremezdim. O an ihtiyacım olan tek şey çalışmayınca çantayı tekmeledim o anlık sinirle, bak bak triplere bak. Hemen akabinde çocukluğumuzun usulüne, kova/maşrapa şekline talim ettik mecbur.

Şimdi yani o kadar alışmışız ki bazı şeylere; adeta sık kullanmaktan önemini unutmuşuz, esasında günlük yaşantımızda fazlasıyla önemli ve vazgeçilmez olmalarına rağmen tam tersiymiş gibi dönüşüm geçirmişler biliçaltımızda/beynimizde. Ulan der insan normal zamanda; IPhone bilmemkaç çıktı, duş başlığı da icat mı? Bak şimdi IPhone'a laf attım eyvahlar olsun, okuyan olursa herkes kızar bana... Ama laf atmakla da yetinmiyor ve ekliyorum: Bu az geride dediğimi diyen olursa söyleyin, yarın gelip ağzına ağzına ıslak odunla vurayım.

Yüzyılın icatlarından biridir lan bu duş başlığı, IPhone neymiş? Daha şimdi aklıma gelmeyen onlarcası vardır böyle... Mailine bilgisayarından bakıp, oyununu yine bilgisayarından oynarsın. Dışarıdayken 2 saat twitter hesabını kontrol etmesen gebermezsin, çükün de düşmez, merak etme. Telefon açıp mesaj göndermek desen, onu antenli Ericsson GA628 ile de yapıyordun.

Ama şu duş başlığı bozulduğunda, afedersin sabunladığın kıçını ve apış aranı maşrapa vasıtasıyla durulayayım derken, duşakabinin içinde bir amuda kalkmadığı kalıyor insanın. Bunu ortadan kaldıran bir aletin bulunuşu için artık daha saygılı ve vefalı davranacağım. Ne derece önemli olduğunu hatırlayabilmek adına, bugünden itibaren ayda 1 gün kova ve maşrapa ile yıkanmaya karar verdim. Psikopatım ********** var mı?

Sevdamıza sorguyla yaklaşanlar ve ciddiye almayanlar için, buyrun, burada 1996 yılında kaliteli duş başlığı bulma uğrunda Hasırcıbaşı'nın arka sokaklarından birinde Sırbistan'dan gelen karaborsa malları inceleyen beni ve komşumu görebilirsiniz.


O dönem İngilizce konuşuyorduk Hasırcıbaşı'nda. Bir kaç ay sürdü bu akım, sonra geçti hevesimiz.

6 yorum:

  1. İti an çomağı hazırla demişler. Benden bahsetmişsin, hemen geldim selamınaleyküm demeye. (balamir)

    YanıtlaSil
  2. Ve aleyküm selam. : )

    Çok güzel bir konu açtın sen, tam üzerinden ilerlemelik. Bir gün daha detaylıca ama yüz yüze konuşulur inşallah.

    YanıtlaSil
  3. Ya ben de tam onu düşünüyordum, Partizan maçına falan geliyorsan görüşelim diye arayacaktım. Yazılarından İstanbul'a döndün sanıyordum ama son raporlamandan anladığım kadarıyla hala Antalya'dasın. Önceki yazılarından birinden "özgeçmişimden hangi şehirde yaşadığımı anlayamıyorlar" yazmışsın, valla ben yazılarından bile anlayamadım, adamlar haklı :)

    YanıtlaSil
  4. Oha siteyi benden başka da keşfeden varmış ya la!!! Millet sitemi bulamasın diye adam şifreli yazacakmış da insaflı davranmış yine...

    Kriptoloji dersi aldım ulan ben, yer miyim emenike.. (Öhm, kalmıştık dersten ama, neyse o konumuz dışı olsun)

    Neyse iki kişi konuşurken muhabbetin ortasına atlayan adam oldum, pek de bir geç kaldım ya, yapacak bir şey yok... Procrastination'ın dibine vurup, du bakii yeni bir şey yazmış mı adam deyince görebilmiş oldum anca... Öhm.. Ne diyordum, beni da alın aranıza be :)

    Neyse ikinize de selamlar sevgiler olsun bakalım, eyvallah... (halbarad)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vay arkadaş, adamlar kriptoloji gibi karizma karizma dersler okuyorlar. Ezoterizmin doruklarında dolaşan bir Robert Langdon edasında dersler işliyorlar, 21. yy Enigmasını yaratmaya çalışıyorlar.

      Sen ne okudun Balamir ? Çek protestosu nasıl yapılır, vekalet nasıl verilir, haciz tutanağına neler yazılır... En karizmatik gözükenler de 15 yaşına kadar altına işeyen çocukların kundaklama suçuna daha meyilli olduğunu araştıran kriminologlar.

      Neyse, Yoğurtçu gelip de "mirc odası mı lan bura" demeden bitireyim. Saygı, sevgi bizden...

      Sil
  5. Ayıpsınız beyler burası sizin de eviniz, istediğiniz kadar geyik serbest (lütfettim) : )

    Balamir kardeş benim durumlar karışık oğlu karışık. Bir süre daha burada kalmak durumundayım. Ya seneye, ya da bizim futbol takımının Avrupa cezası bittiğinde dönmüş olabilirim. Ulan sanki güneyde zevk-ü sefa içinde cezanın bitişini bekleyip, kötü günlerden kaçıyormuşum gibi oldu ama öyle değil. : ) Sabretmek durumundayım.

    Ayrıca 15 dakika oldu hoca gelmedi. Ders düştü beyler.

    YanıtlaSil