18 Mart 2013 Pazartesi

Taksim: The Story of a Murderer

Geçen akşam yağmurlu o günde yürürken, sokakların hali nedeniyle Perfume: The Story of a Murderer filmi geldi aklıma. Filmde, Paris'te zamanın pazar yerini gösteriyorlar, gerçi çoğu eski zaman filminde bu böyledir, sokaklar çamur ve pislik içinde... Ayrıntılı bilgi için bknz: Cem Yılmaz - Vals dediğin Versailles sarayında boklara basmamak için icad edilmiş bir danstır en nihayetinde.

İşte Taksim'de bu çalışmalar başladığından beri aynen öyleyiz, içler acısı bir hali var Taksim'in. Sokaklar eğer biraz şanslıysak çamur ve balçık dolu, daha şanssız olduğumuz günlerde ise yağmurun yerini rüzgar ve güneşe bırakması ile birlikte çöldeki kum fırtınalarını andıran bir duman ve toz yoğunluğu nefes almamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Toza, çamura, balçığa bata çıka yürümekten bir giydiğimizi bir daha giyemez olduk. Otobüslerin yerlerinin değişmesi ise bu açık hava şantiyesi durumunu tamamlayan faktör oldu.

Tüm bu tantana bittiğinde gelenler işin kaymağını yiyecek yemesine; fakat çalışmaların başından sonuna dek mevzide bulunan bizlerin bu kahramanca mücadelesi çok az kişi tarafından hatırlanacak. Evet, artık kaykaylarımızı aylardır yattıkları tozlu bodrumlardan çıkarıp, araçlarla 5 santimetre mesafeyle yan yana yürüdüğümüz bu yollarda otobüslerin arkasına tutunarak seyahat etme zamanımız geldi de geçiyor bile. Doktor sensin doktor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder