19 Haziran 2014 Perşembe

Sıradan Geneller - Tarafımızdan Öğrenilemeyenler

Bazen olaylara biraz gizem süsü verip, insanlarda biraz da rüşvet dürtüsü uyandırayım derim de; olmaz, beceremem. Elini yavaşça sok ve al

Var bizde böyle; herkesin çat-çut yaptıklarına akıl erdirememe, toplumun genelinde "biliniyor" kıvamında olduğu için bizim de insanların gözünde "biliyor" sayıldığımız şeylerden yana daralma durumları filan. Çocukluktan kalan, ta o yıllardan sinen korkularımla ben ne ticari atılımlara ne de patron olma sevdasına yelken açamadım, açmak da istemedim.


Ha korkum vardı da birikimi değerlendirmedik olayı değil, para var gibi konuşmayalım; yok, orası ayrı. Çocukken aile fertleri o şekil takıldı, büyümüşken hayatımıza bir dönem başka bir yerde girmiş olan insanlar o şekle geldi; biz yine arada kaldık. Sıçtı batırdı gerçi çoğu... İş yerine 10.30'da giden genç patron mu olur lan? Alıverirler adamın aklını, para hiç kimseyi iş insanı yapmaz. Yapar da, tek başına devamlılık sağlamaz.


Adam para yatırıyor, bir yer açacak, oh öyle kolay hallediyorlar ki... Ben onun yerine sıkılıyorum; lan diyorum bunun belgeleri/izinleri nedir? Nereden-nasıl alınır? Daralıyorum geri çekiliyorum. Bir başkası bakkaldan bira alır gibi ev/araba alıp satıyor, dışarı çıkmışız bana anlatıyor; lan ben hayatımda bir kere araba sattım, az kaldı bağıracaktım "şu arabayı yarı fiyatına bıraksam evrak-devlet işlerinden kurtarmaz mı beni?" diye... İnsanlar alışmış, biz dışarıda kalmışız yemin ediyorum. Kim bilir, o yüzden büyük adımlar atamadık belki de. 


Senelerdir düzenli şekilde ayda bir gittiğimiz bankaların raconunu ezberleyemedik oğlum daha, hala daha sıkıntı basıyor her ay yaptığım şeyi yapmaya gidince, neyin işletmesini açayım? Vergi levhasını nasıl çıkartacağımızı bilemeyiz de, onun yerine Alex Skolnick posteri asarız biz. Adam sakalının yolunu yapmaya çalışırken anlamayız da, yazık acıktı herhalde diye un helvası ikram eder hepten rezil oluruz. Bozar bizi kısacası bu büyük işler, bozar.

7 Haziran 2014 Cumartesi

Metronom Keşfim

Şimdi şöyle bir şey var ki; yanlış lastik seçimiyle piste çıkan F1 pilotunun dramıdır bu.

Bir sabah çıkmadan havaya baktım, hafif kapalı; yarı bot-yarı normal ayakkabı şeklinde bir pabucum var, dedim ki onu giyeyim. Amma velakin hava yağmayınca, yani bu ayakkabının altı kup kuruyken binanın içinde CAAAĞĞRRRTT CIIĞĞĞĞRRTTT diye ötüyor olacağını hesaplayamadım.

Koridora çıkıp su almaya gideceğim, kahve almaya gideceğim; sıkıntı. Hadi kahveyi aldık diyelim, hadi sen onu hallettin; içip bitirdikten sonra çişin gelince ne olacak? Yine sıkıntı.

Gün içinde olabildiği kadar az yürümem gereken bir haldeydim. Sokak ortasında bir çift kavga eder de çevre binalardan teyzelerin önderliğinde meraklı kafalar pencerelere çıkar ya hani... Şimdi ben her yürüdüğümde millet dikkat kesilecekti bu tarafa gelen ne lan o? diye. Yok böyle ses, keşke melodik bir şeyler olsa bir nebze kurtarabilirdik.

Çalgıcılar, daha güzel tabiriyle müzisyenler için çok önemli şeylerden biri olan "metronom"un kendi açımdan önemini keşfedişim de yine böyle bir absürdlüğe denk gelir, durun ondan da bahsedeyim durun... Koşu bandında bir baktım ki; 9/9.5 hızda adım atışım ile Running Wild - Dr. Horror şarkısının davulları birebir örtüşüyor. Aylarca bu şarkıyla koştum o hızda koşacağım zaman.

Gülmeyin hırtlar, bu benim için ne büyük keşif bilir misiniz bre hoyratlar?

Senelerce konser kaçırma, festivalden festivale koş, bar programı gecelerinin önde gelen air-guitarcılarından biri ol; fakat tüm bu seneler boyunca metronomla (belki de o garip aletiyle) yeri geldiğinde inceden inceye dalga geçerken, seneler sonra alakasız bir anda bunun önemini ve işlevini anla... AZ OLAY MI LAN? HA?

Bahsettiğim şarkıdaki kick/trampet koordinasyonunda her bir vuruş benim bir adım atışıma mükemmel şekilde denk geliyordu. Allahım! O benden başka kimsenin olmadığı salonda bu keşfim sayesinde keyfime keyif eklenmiş, çok mutlu olmuş, daha da bir şevkle çalışmaya başlamıştım. Çiftlerin duyunca el ele tutuştuğu şarkıları varsa ne olmuş yani olum, benim de artık duyunca koştuğum bir şarkım vardı!

Ne olduysa şu akıllı telefonlardan aldıktan sonra oldu. Sonra diyorsunuz ki yeniliğin ve değişimin en büyük düşmanısın... OLURUM TABİ LAN! Ben bu telefonu almadan önce, günlük hayatta ve sporda dinlediğim şarkılar biraz değişiklik gösterdiğinden, ikinci bir mp3 alayım da listeleri ayırayım diyordum. Telefonu alınca yeni mp3 aletine gerek kalmadı, hali hazırdaki mp3 aletini de yalnızca sporda dinlediklerime tahsis ettim.

Ama böyle olunca, sildiklerim sebebiyle şarkıların sırası kaydı. Evet kaydı. 

Yani bir kaç ay önce o bomboş salonda Running Wild - Dr. Horror ile metronomun kitabını yazıp mutlu mesut metronomik koşularımı yaparken, şimdi hiç haberim olmadan bu şarkının hemen ardına çok alakasız davul atakları (allah cezanı vermesin Tom Hunting) ve tamamen farklı temposu ile Exodus - Exodus gelmişti: Üstüne üstlük şarkı stüdyo kaydı değil, Another Lesson in Violence versiyonuydu... ve ben artık çalıştığım salonda tek başıma değil; sağım-solum-önüm-arkam cıncıklarla çevrili haldeydim.

Şarkı bittiğinde kafiyeli bir şeylerle devam edecek liste beklentisinde olan bünyem; Exodus - Exodus girişi, nalet Tom Hunting atakları, Zetro'nun çığlıkları ve kendinden geçen seyirci sesleriyle sarhoş olup; Korkusuz Korkak'ta Gaddar Kerim'in yumruğunu yiyip Kemal Abi'nin önünden sallana sallana geçen iki kafadara dönmüştü.

Tamam lan uzatmıyorum: Tökezledim olum bantta. Her tarafım güzel kızlarla çevriliyken tökezledim. Bunun 1 ay öncesinde de nefes verirken tükürmüş ve fark etmemiş ayaklarda devam etmiştim zaten... Artık güneş gözlüğüyle çalışıyorum.

Metronomu keşfedişim işte böyle... Yakındır tek telden Rock Bottom solosunu çıkarışım.