14 Mayıs 2015 Perşembe

"Fade to Black"

Bölüm I: Zarifçe Sıyrılıp Yoluna Bakanlar

Diyelim ki;

"O ortamda bulunmamalıyım, çocuğumun sağlığı için iyi değil" demişti durum ilk olarak ağırlaştığı sıralarda. Anneydi, en ince duyguların insanıydı elbette. Başlarda, bu söylediğinin kısmi veya anlık bir düşünce olduğunu düşünerek hak vermeye çalışmıştım ona. İçinde bir tutam dürüstlük ve açıklık mı var ne?..

Aylar sonra, daha hayatının yarısındaki bir insan yumruk yemiş gibi serilmişti yere; ama yine yoktu ortalarda. Gerekçesi belliydi. Ne ihtimaller vardı ki, aslında yok saydığımız, insan bunu yapmaz diye düşündüğümüz... Belki de bizi şekillendiren olgulardı onlar.



Bölüm II: Anılardan Akılda Kalanlar

Diyelim ki;

Tabir-i caizse, "Karagöz-vari bir hisse" ile hatırlardım onu en çok... Kadın-erkek iskeleleri ayrı olan yazlık bir sitede, üzerindeki slip mayo ile erkekler iskelesinden denize girmek üzereyken, yandan "burada böyle denize giremezsin" diyenlere, "nasıl yani? çıkarıp da mı gireceğiz?" demiş ve olayı o saniye kapatmıştı.

Aslında her erkek çocuğu için çok önemli sayılabilecek türden bir anımız daha vardı: Bana bir aracın direksiyonunu teslim eden ilk insandı. Sürekli arabayı kullanışını izlememe dayanamayıp, "gel ülen" demiş ve kucağına almıştı beni, bir süre ben sallamıştım direksiyonu Balıkesir sokaklarında... 10 yaşında yoktum bile.



Bölüm III: O Asil İstek

Diyelim ki;

Fenalaşmış B.'nin annesi, doğal olarak. O kadar da temiz, iyi insandır ki... Hani senelerce pek az görürsün ama iyi niyetini hep hissedersin... Na öyle. Uzun süre sakladılar oğlunun durumunun ne kadar ciddi olduğunu ondan. Hep öyle yapmaz mı zaten bizimkiler? Fakat Azrail kapıyı çalınca ne fayda?..

Bizimki, gelmiş ve helallik istemiş anneden. Kültürümüzdeki "helalleşme" olgusunu, biraz Hristiyanların günah çıkarma mevzusuna benzetmişimdir ben: Bir o kadar önemli, bir o kadar topyekün, bir o kadar temizleyici. İnsanın 60 saniye veya 60 yıl boyunca yediği her bokun 1 saliselik o sürede temizlenebileceğine olan inancı ne enteresan, öyle değil mi?

Rivayet o olsun ki, verilmemiş o helallik, anne tarafından.



Bölüm IV: İki Kuzen Olarak "Örnek" ve "Emsal"

Baktıklarımızla gördüklerimiz bir mi? Peki ya bize çağrıştırdıkları? Çocukluktan beri veya tam tersi son 1 haftadır şekillenmiş olan korkuları doğrultusunda mı algılar insan çoğu toplumsal olguyu? Bizim çıkarımlarımızın en büyük besin kaynağı korkularımız mı? Bir başkasının mutlulukla bağdaştırarak kendisine örnek alıp hedef belirlediği bir kurum; neden potansiyel ihanet, vefasızlık, hayal kırıklığı ve sömürü gibi duygularla özdeşleşerek emsal teşkil eder kimilerimize?



Bölüm V: Fade to Black

Ofisin olduğu sokakta, biri siyah biri de beyazımsı iki köpek var. Sabah ve akşamları sokaktan geçerken ara sıra sever, hafiften de muhabbet ederim keratalarla. Bugün öğlen kendi halimde yürüyüş yaparken, saldırdılar bana.

Tam o esnada telefonla konuşuyor olduğum için şok ve panik seviyesi kendini normalden fazla gösterdi ve kendimi fark etmediğim bir şekilde bir anda yolda buldum. Araba gelip gelmediğine bakmadan yola atlamışım... Ani frenle duran arabanın sağ arka kapısına hafifçe çarpmamla ancak kendime gelebildim. Ucuz kurtardım... Tamam belki sosislerle-salamlarla beslememiştim ama sevgi göstermeyi de ihmal etmemiştim. Sonuç benim açımdan hüsran doluydu.

Daha sonra yürümeye devam ederken, panik hali geçtikten sonra hüzün kapladı içimi, bildiğiniz üzüldüm... Sokakta birisi, bir insan size saldırsa hissedeceğiniz duygu üzüntüden ziyade sinir olur. Muhtemelen siz de geri saldırır ve kavgaya tutuşursunuz. Ama bu köpekler... İnsanlardan yana umudunu kesmiş, teselliyi ve sevgiyi daha çok hayvanlarda arayan bu garip kulu çok üzdüler. Unutmak istesem de unutamayacağım bugünü. Onlar ise bunun bilincinde olamayacak bile.

Ardından B. geldi aklıma... Acaba eşinin yanında olmadığı, hayatının o son dakikalarında kendisi nasıl hissetmişti? Sevgi verdiği, birlikte yuva kurduğu bir insan bu zor zamanları onunla paylaşmayı reddettiğinde tepki bile göstermeyişinin pişmanlığı mı, yoksa kendi halinde beyhude bir beklentinin boşa çıkmasının hayal kırıklığı mı? Hangi hüzün daha kötü, hangisi daha baskın; kim bilir, kim aralarında bir tercih yapabilir...


Life, it seems will fade away
Drifting further every day
Getting lost within myself
Nothing matters, no one else

I have lost the will to live

Simply nothing more to give
There is nothing more for me
Need the end to set me free

Things are not what they used to be

Missing one inside of me
Deathly lost, this can't be real
Cannot stand this hell I feel

Emptiness is filling me

To the point of agony
Growing darkness taking dawn
I was me, but now he is gone

No one but me can save myself, but it's too late

Now I can't think, think why I should even try
Yesterday seems as though it never existed
Death greets me warm, now I will just say goodbye

Goodbye