28 Şubat 2013 Perşembe

Canlı Yayın


Fazlaca yurt dışına çıkmışlığım yok. Devlet kanalları haricinde de, gerçi onlara da her zaman bakmam ya, öyle pek yabancı kanal da izlemem. O yüzden, niye sadece bizde böyle? şeklinde sormak yerine, olayı Türk işi kıvamından çıkarıp, son zamanların gözde deyimi ile daha global bir merak yüklermişçesine soracağım: Ne yapıyor bu insanlar?

Evet evet, bir canlı yayın ekibi gördüklerinde, spiker ve yorumcunun ne konuştuğuna aldırmadan onların çevresinde bir duvar örüp, ellerinde telefon yakınlarını arayarak şu kanaldayım, aç bak el sallıyorum diyenlerden bahsediyorum. Hayır, işin acı tarafı, bu insanların %90'ı filan İstanbul'da denk geldikleri canlı yayın sırasında kendisini görmesi için Rize'de yaşayan ve uzun süredir görüşemediği akrabalarını filan aramıyor; tam tersine, muhtemelen yarın otobüs sırasında, iş yerinde veya okul bahçesinde göreceği arkadaşlarını dürtüyor kendisini göstermek için.

Yüz hatlarında oluşan gevrek gülümseme dışında, ölüm-kalım mücadelesindeymişçesine (Almancaya kaçan uzun bir kelimemsi oldu bu) bir telaş ve görevi tamamlama kararlılığı. İşte size kolay kolay bir araya gelmeyecek 2 zıt mimik yansıması. Her zaman düşünmüşümdür, telefondan kulağına evet evet gördüm ve muadili cümleler fısıldandığında yüzlerde oluşan o büyük rahatlamaya tanık olan, daha doğrusu dikkat eden sadece ben mi olmuşumdur diye. Başkaları da var mı? Peki tamam. Şimdi ben de aynı rahatlamayı hissedebilirim yüreğimde. Ama mimiklerim hiç bir zaman o arkadaşlarda olduğu kadar iyi olmadı, çokça bulunduğum şehirlerarası karayollarında hızlı bir şöföre denk geldiğim anlar hariç. Korkuyorum abi, yalan yok.


Yaşıtlarımızın ve hatta daha ufaklarımızın eğlence anlayışı içinde hayati bir yer ve önem tutan bu akşam Cadde'de yanlıyoruz, ekşına bağlıyoruz abi muhabbetine dahil olamadım hiç bir zaman. En az kamera arkasından el sallayıp yakınına telefon açmaca kadar saçma buldum. Düşüncesinden bile nefret ettim hatta. Araba ve modifiye üzerine yapılan sohbetlerden, çok da yaratıcı ol(a)mayan bahanelerle çıkış yolu aradım mütemadiyen. Boşver dedim kendi kendime, en azından tutarlısın kendi içinde. İçimde ukde olduğu filan sanılmasın, araba kullanmaktan sıkılacak konuma bile geldim. Geldim gelmesine ama...

Peki o zaman şunu söyle bana; ömrün boyunca açıklayabildin mi sen, uçağa binmekten korkup da, tek şeritli yolda ibreyi 160'a dayamaktan sakınmayan bir bünyenin dinamiklerini?

Belki de birbirine o kadar uzak değildir fobiler ve hobiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder